YEŞİLYOLCULAR | SANAL ALEMİN İMAM HATİP ŞUBESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2 posters

    Medine'yi Ağlatan Ezan

    MAfacan
    MAfacan
    Yeşil Yolcu

    Yeşil Yolcu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 613
    Yaş : 32
    Nerden : BURSA / TRABZON
    Okul : BİAİHL
    İleti : RABBİM KALBİMİ TUT..! BUNA İHTİYACIM VAR..!
    Ruh hali : Medine'yi Ağlatan Ezan Tuhaf10
    Teşekkür : 7
    Puanı : 490
    Kayıt tarihi : 20/02/09

    Dikkat Medine'yi Ağlatan Ezan

    Mesaj  MAfacan Perş. Nis. 23, 2009 11:43 am


    Allah Resûlü hasta yatağında soğuk terler döküyor. Hazreti
    Aişe'nin gözü yaşlı, Hazreti Ebu Bekir'in başı yerde, Kainatın
    Efendisi ebedi yolculuğun eşiğinde son nefeslerini sayıyor. Medine
    soluk almadan bekliyor.
    Buruk yürekler, endişeli bakışlar ve köşelerde sessiz sessiz
    akıtılan göz yaşları.. Tek istenilen şey, bir haber. Habibin sıhhat
    haberi. Fakat Alemlerin Rabbi daha fazla uzatmayacaktır dünya
    gurbetini Habibinin. Ahmedi'nin yüreğini daha üzmeyecektir bu
    çöllerde.
    İşte son an son nefes ve Habibin dudaklarından dökülen son
    söz: ''Er'rafiku-l ar'la! Er'rafiku-l ar'la!'' ''Yüce dost! Yüce
    dost!''
    Kainatın Sevgilisi ulaşıyor dostuna.
    Ezan vaktidir. Resûlullah'ın yokluğundaki ilk gecenin sabahı.
    Bilal elini kulağına götürmek için hazırlanıyor. Mukaddes daveti
    duyuracak. Lakin yüreği yanıyor. Yanık sesi, yanık yüreğiyle hepten
    hüzne bürünmüş başlıyor ezan-ı Muhammedi. Ve tam ''Eşhedü enne
    Muhammederrasûlullah'' derken bir hıçkırık kopuveriyor Bilal'in
    ciğerlerinden. Bilal ağlıyor, sahabeler ağlıyor. Dalga dalga hüznüyle
    yayılıyor gülbang-ı Ahmedî. Peygamber müezzini ezanı güçlükle
    bitirebiliyor.
    Medine Peygamber şehri. Hiç böyle görmemişti bu şehri Bilal.
    Her bir taşından göz yaşı damlıyordu sanki. İşte bu sokaklardan
    yürümüştü Allah Resûlü. Bu mescitte oturmuştu. Şu kütüktü yaslanıp da
    hutbe okuduğu. Mübarek ayaklarının değdiği toprak bu topraktı. O'nun
    gül kokusu sinmişti bu yerlere. Medine O'nu bulduğu gün can bulmuştu.
    Ama şimdi o yoktu bu şehirde. Her zerresine hasretini nakşedip göçüp gitmişti işte. Bilal Medine'de duramazdı artık. Baktığı her yönde
    O'nun hatırasının canlandığı, yüreğine hicran ateşleri yağdıran bu
    şehirde kalamazdı. Hasretini bağrına basıp Şamr17;a gitti. Aradan
    seneler geçti. Medine peygambersiz, ezanlar Bilalsiz seneler geçti.
    Halife defalarca Bilal'i Medine'ye çağırdı. Tüm ısrarlara rağmen
    peygamber müezzini kabul etmedi bu davetleri. Fakat bir gece Efendimiz
    (sav) rüyasına geldi Hazret-i Bilal'in. Allah Resûlü (sav) nurlar
    içinde ona bakıyor, sitemvâri bir tavırla: ''Ne zamandır beldemize
    uğramaz oldun Ya Bilal'' diyordu. Ertesi sabah Bilal, emri alan asker
    gibi fırladı. Derhal Medine yollarına koyuldu. Bilal'in ne sıcakta
    pişen vücudu ne uzayan yollara bakan gözleri vardı. Hissettiği tek şey
    kalbindeki tarifsiz sızıydı. Özleten, ağlatan, yandıran bir sızı.
    Günlerce süren yolculuğun ardından Bilal, sevgilisini gömdüğü
    hicran şehrine ayaklarını basıyordu işte. Ve o gün Medine bir zamanlar
    çok iyi tanıdığı bir sesle açıyordu gözlerini sabaha. Sesi duyan daha
    iyi işitebilmek için kapılara koşuyordu. Sokaklara dökülen insanlar
    heyecan içinde birbirlerine tek bir şeyi haber veriyordu. ''Bilal
    gelmiş! Seneler sonra Bilal Medine'ye dönmüş.'' Kalpler sanki yerinden
    çıkacaktı. Sokaklarda kadınlar, çocuklar Medine böyle bir şey
    görmemişti. Bütün şehir mescide akıyordu. Onlar bu sesi hep peygamber
    hayattayken duymuşlardı. Bu sesi işitip de gittiklerinde mescide Allah
    Resûlü'nün o mübarek yüzünü görmüşlerdi yıllarca. Peki ya şimdi? İşte
    bu ses Bilal'in sesiydi. Yoksa Muhammet Mustafa (sav) , kainatın
    biricik sevgilisi şimdi de mescitte miydi? Birisi deseydi ki: ''Evet,
    Peygamberimiz (sav) mescitte, müminleri namaza bekliyor.'' Şüphesiz
    buna inanmayan kalmayacaktı. Bir anda çağlayan hisler o koskoca
    hakikati unutturuvermişti. Allah Resûlü artık aralarında yoktu ve
    dönmesi de mümkün değildi. İşte o dem herkes koyuverdi kendini.. Genç,
    ihtiyar, kadın, çocuk herkes herkes ağlıyordu. Her şey ortadaydı. Bu
    ses bu semalarda Aleyhisselamsızdı.
    Bilal de yüreğinin yangınlarına su serpiyordu gözyaşlarıyla. O
    da ağlıyordu.
    Hıçkırıklara karışan bu ezan bütün Medine'yi ağlatmıştı. Bu
    Hazret-i Bilal'in okuduğu son ezanı oldu. Şam'a döndükten bir süre
    sonra o da Hakk'ın rahmetine ulaştı.
    MERVE
    MERVE
    YETKİLİ

    YETKİLİ


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 596
    Yaş : 39
    Nerden : İSTANBUL
    Okul : KADIKÖY İMAM HATİP LİSESİ
    İleti : SükuTun sırrı hakikatini bilenler sözün hakkını vermeyi de bilirler...!
    Ruh hali : Medine'yi Ağlatan Ezan Uzgun10
    Teşekkür : 5
    Puanı : 355
    Kayıt tarihi : 25/10/08

    Dikkat Geri: Medine'yi Ağlatan Ezan

    Mesaj  MERVE Cuma Nis. 24, 2009 9:48 am

    Sad Sad Sad

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Nis. 19, 2024 2:15 pm