Mikrop
Bir gün bir doktor bana dedi ki:
—Yahu Necip Fazıl Bay! (Pastör)ün mikrobu keşfettiği bir asırda insan nasıl dine inanır, Allah'a inanır?
Hiç telâşa lüzum yok... Ona şu cevabı verdim:
—Siz ne kadar sahte adamlarsınız! Senedini getirdiğiniz adamın o senedi, hangi büyük itibarî senettir? Hangi noktaya dayandığını bilmez ve ona göre iddia edersiniz! Pastör diyor ki: Bütün dünya Allah'ı inkâr etse bir mikrobun hayatı O'nu bana ispata kâfidir.
Bunlar Pastör'den senet alıp onu bize kullanmaya kalkıyorlar! Fakat bu cevabı verecek insanlara ihtiyacımız var... Muhtelif konferanslarımda bir misâlim var. Onu burada da söyleyeyim: Hani bilirsiniz hastanelerde Çemişgezeğin filân köyünden, filan yerin filân yerinden gelmiş bir köylü vardır. Beyaz gömlek giyer hastahanede, hademe olur. Orada işi gücü cerahat dökmektir. Pislik temizlemektir. Fakat köyüne döndüğü zaman orada doktor geçinir. Bütün Avrupa mütehassısları, bizim memleketde cerahat döken hastahane hademelerinden farksızdır!..
(Türkiye ve Komünizm'den)
********************
Birgün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek kendisine: İslamiyet denince burnuma ayak kokusu gelir!..''diyen ihtiyar gazeteciye;
''Senin o burnuna gelen, İslamiyetin değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın!...'' der..
**************************
EDEBİyata düşkünlüğü ile tanınan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, ünlü şair Necip Fazıl ile ilgili ilginç anılarını da anlattı. 15 yıllık siyaset hayatında birçok kez konuşma yapan Şener, ilk konuşmasını Necip Fazıl’ın konferansında yaptığını söyledi. İşte Şener’in unutamadığı Necip Fazıl ile ilgili iki anısı:
‘SİGARAYI KURTARIN’
“1976 ya da 1977 yılıydı. Sivas’ta edebiyat okuyordum. Sivaslı bir grup genç olarak, Necip Fazıl’ı Sivas’a konferansa çağırdık. Üstadı getiren organizasyonda ben de vardım. Necip Fazıl konuşmasına başlamadan önce, topluluğu hazırlama görevi bana verildi. Ve ben Necip Fazıl konferansa başlamadan önce, salonda bulunanlara Necip Fazıl ile ilgili bir konuşma yaptım. Bu, benim kalabalığa yaptığım ilk konuşmadır. Konuşmamı yaparken, arkadaşlar Necip Fazıl’ın hazır olduğunu belirtip, konuşmamı bitirmemi istediler. Necip Fazıl ise, konuşmamı beğendiği için, ‘bırakın konuşmaya devam etsin’ demiş.”
“Necip Fazıl’ı Sivas’a geldiğinde bir otele yerleştirmişler. Biz de bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek için, odasında ziyaret ettik. Baktık, Necip Fazıl konferans metnini hazırlıyor. Masanın üzerinde konferans notları, çay ve sigarası vardı. Bir anda çay döküldü. Hepimiz birden notları kurtarmak için koşturduk. Hep birimizin bir kağıdı tutmaya çalıştığını gören Necip Fazıl bize, “bırakın notları sigarayı kurtarın sigarayı’ diye bağırdı.”
*******************
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:
-'Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş.
Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
-'Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz...'
***********************
Bir gün bir dostu Üstada şu soruyu yöneltir:
-Üstad, dünyanın tüm dillerinde aynı ölçüde önemli olan kelimeler var mıdır?
Üstadın cevabı:
-Evet, Necip Fazıl
Bir gün bir doktor bana dedi ki:
—Yahu Necip Fazıl Bay! (Pastör)ün mikrobu keşfettiği bir asırda insan nasıl dine inanır, Allah'a inanır?
Hiç telâşa lüzum yok... Ona şu cevabı verdim:
—Siz ne kadar sahte adamlarsınız! Senedini getirdiğiniz adamın o senedi, hangi büyük itibarî senettir? Hangi noktaya dayandığını bilmez ve ona göre iddia edersiniz! Pastör diyor ki: Bütün dünya Allah'ı inkâr etse bir mikrobun hayatı O'nu bana ispata kâfidir.
Bunlar Pastör'den senet alıp onu bize kullanmaya kalkıyorlar! Fakat bu cevabı verecek insanlara ihtiyacımız var... Muhtelif konferanslarımda bir misâlim var. Onu burada da söyleyeyim: Hani bilirsiniz hastanelerde Çemişgezeğin filân köyünden, filan yerin filân yerinden gelmiş bir köylü vardır. Beyaz gömlek giyer hastahanede, hademe olur. Orada işi gücü cerahat dökmektir. Pislik temizlemektir. Fakat köyüne döndüğü zaman orada doktor geçinir. Bütün Avrupa mütehassısları, bizim memleketde cerahat döken hastahane hademelerinden farksızdır!..
(Türkiye ve Komünizm'den)
********************
Birgün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek kendisine: İslamiyet denince burnuma ayak kokusu gelir!..''diyen ihtiyar gazeteciye;
''Senin o burnuna gelen, İslamiyetin değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın!...'' der..
**************************
EDEBİyata düşkünlüğü ile tanınan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, ünlü şair Necip Fazıl ile ilgili ilginç anılarını da anlattı. 15 yıllık siyaset hayatında birçok kez konuşma yapan Şener, ilk konuşmasını Necip Fazıl’ın konferansında yaptığını söyledi. İşte Şener’in unutamadığı Necip Fazıl ile ilgili iki anısı:
‘SİGARAYI KURTARIN’
“1976 ya da 1977 yılıydı. Sivas’ta edebiyat okuyordum. Sivaslı bir grup genç olarak, Necip Fazıl’ı Sivas’a konferansa çağırdık. Üstadı getiren organizasyonda ben de vardım. Necip Fazıl konuşmasına başlamadan önce, topluluğu hazırlama görevi bana verildi. Ve ben Necip Fazıl konferansa başlamadan önce, salonda bulunanlara Necip Fazıl ile ilgili bir konuşma yaptım. Bu, benim kalabalığa yaptığım ilk konuşmadır. Konuşmamı yaparken, arkadaşlar Necip Fazıl’ın hazır olduğunu belirtip, konuşmamı bitirmemi istediler. Necip Fazıl ise, konuşmamı beğendiği için, ‘bırakın konuşmaya devam etsin’ demiş.”
“Necip Fazıl’ı Sivas’a geldiğinde bir otele yerleştirmişler. Biz de bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek için, odasında ziyaret ettik. Baktık, Necip Fazıl konferans metnini hazırlıyor. Masanın üzerinde konferans notları, çay ve sigarası vardı. Bir anda çay döküldü. Hepimiz birden notları kurtarmak için koşturduk. Hep birimizin bir kağıdı tutmaya çalıştığını gören Necip Fazıl bize, “bırakın notları sigarayı kurtarın sigarayı’ diye bağırdı.”
*******************
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:
-'Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş.
Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
-'Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz...'
***********************
Bir gün bir dostu Üstada şu soruyu yöneltir:
-Üstad, dünyanın tüm dillerinde aynı ölçüde önemli olan kelimeler var mıdır?
Üstadın cevabı:
-Evet, Necip Fazıl