YEŞİLYOLCU
Anasayfa
Kayıt Ol
ÇANAKKALE’DE İLAHİ YARDIM
İslam ve Dünya tarihi iki önemli savaşı kaydetmiştir: Bedir ve Çanakkale.
1915’te dünyanın kalbi Gelibolu yarım adasında atıyordu.
Hemilton, “Askerler, Avrupa´nın ve dünyanın gözü bizde, bizden zafer bekliyorlar.” diyordu.
Chorchil de, “Neye mal olursa olsun, Çanakkale boğazı geçilecektir.” demişti.
“İki hafta sonra İstanbul’dayız” diyorlardı.
Resepsiyon verme hazırlıkları yapılıyordu.
İngiltere’den İstanbul’a gezi turları bile planlanıyordu.
Ve iman kuvvete, et ve kemik çeliğe galip gelmişti.
İki hafta içinde İstanbul’dayız diyen İngiltere Başbakanı, 287 gün sonra Mecliste Çanakkale başarısızlığı kendisine fatura edenlere karşı verdiği savunmada şöyle diyordu “Siz anlamıyorsunuz, biz Çanakkale’de Türklerle savaşmadık, Allah’la savaştık.”
Ve Allah, elçisi Hz. Peygamberi Çanakkale’ye göndermişti..
Yıl 1928, Alasonlu Cemal Öğüt Hoca hacca gidiyor.
Medine’de Hz. Peygamberin Türbedarı ile hasbihal eder. Türbedar, “İslam adına Osmanlı’yı sevmek lazım” diyor ve 1915 yılında Hind alimlerinden bir Hacı ile olan hatırasını anlatıyor:
Hintli Resulüllahın Medine’deki varlığını hissetmiyor, kabrinde olmadğını söylüyor, onun için üzgün. Bu hissiyatını türbedarla paylaşıyor. O gece Resulüllahı rüyasında gören türbedar, durumu Ona soruyor, Resulüllah da: “Doğrudur, Çanakkale’de asker evlatlarıma yardım ediyorum” der.
Allah buyurur ki, And olsun size içinizden bir Rasûl geldi ki; çok izzetlidir, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, üstünüze titrer, müminlere çok şefkatli ve merhametlidir.” (et-Tevbe, 9/128)
Yıl 1955 Başbakan Menderes Hindistan’a gider. Duasını alacak bir zatı ziyaret etmek ister. Yetkililer öyle bir zatın bulunduğunu, ancak uzlete çekilip insanlardan uzak bir yerde yaşadığını ve oraya gidecek yolun da bozuk olduğunu söylerler. Menderes, “olsun gidelim” der ve giderler. O zat, gelenleri bir süre beklettikten sonra kabul eder, ancak durumdan hoşnut değil.
Menderes kendisinden dua talep eder. O da, asıl dua merkezlerinden birinin İstanbul olduğunu söyler.
-Neresi diye sorar?
- Eba Eyyüb El- ENSARİ olduğunu söyler ve devam eder: “O, İstanbul’un manevi fatihi ve sahibidir. O dururken ta buralara gelip dua istemek doğru olur mu.? Siz Eba Eyyüb’ün hocası ve Mürşidi olan Hz. Peygamberin himayesini görmüş bir millete mensupsunuz. O, Çanakkale’de sizi ruhaniyetiyle korumuştur.”
İşte bu Hintli alim ve Allah dostu olan zat. 1915’te hacca giden ve Resulüllah’ın Medinede olmadığını, Çanakkale’de olduğunu keşfeden zattan başkası değil.
Çanakkale’nin en çetin günlerinde Allah Resulünün askerlerimize yardım ettiği ve onlarla görüştüğü bir çok yaşanmış vak’ayla da sabit olmuştur.
* Hz. Peygamberin Çanakkale´ye yardıma geldiğinin bir görgü şahidi de, son nefesinde onu gören, ağır yaralı olmasına rağmen, kendisinin hürmeten ayağa kaldırılmasını isteyen YARBAY HASAN Bey’dir.
17. Alay komutan Hasan Yarbay, Hisarlık tepesinde Fransızlarla yapılan çarpışma sonunda bir Fransız askeri tarafından kalbinden hançerlenir ve ağır yaralanır. Son nefesini vermek üzere, birden irkilir, "beni ayağa kaldırın" der, kaldırırlar. Üstü başı kan içinde olan Hasan Bey, “Lailahe illellah Mühammedün Resulüllah” der ve yüzünde bir tebessüm, “Niye zahmet buyurdunuz Ya Resulüllah’ der ve bu sözler onun son sözleri olur. Bugün, Yarbay Hasan Bey´in Kabri, şehit düştüğü yer olan Alçıtepe köyü yakınında bir tarladadır...
57. Alaya karşı taarruzda gökte Arapça olarak “La ilahe illelah yazısı müşahede edilmiş. Bir Anzak askeri, Topkapı müzesini gezerken “Lailahe illellah “yazılı bir levhayı görünce onun aynısını Çanakkale’de gördüğünü söylemiş.
Çanakkale´de en kritik anlarda, pekçok İlahi yardımların görüldüğü, düşmanarın şehadet ve itiraflarıyla da sabit olduğu, yerli ve yabancı kaynaklarda yer aldığı bilinmektedir. Bir ingiliz subayı şoyle demişti: “Çanakkale’de Allah hep Türklerin yanında ve onlara yardım ediyordu, sadece bir defa bize yardım etmiştir, oda kaçarken ve geri çekilirken.”
İslam ve Dünya tarihi iki önemli savaşı kaydetmiştir: Bedir ve Çanakkale.
1915’te dünyanın kalbi Gelibolu yarım adasında atıyordu.
Hemilton, “Askerler, Avrupa´nın ve dünyanın gözü bizde, bizden zafer bekliyorlar.” diyordu.
Chorchil de, “Neye mal olursa olsun, Çanakkale boğazı geçilecektir.” demişti.
“İki hafta sonra İstanbul’dayız” diyorlardı.
Resepsiyon verme hazırlıkları yapılıyordu.
İngiltere’den İstanbul’a gezi turları bile planlanıyordu.
Ve iman kuvvete, et ve kemik çeliğe galip gelmişti.
İki hafta içinde İstanbul’dayız diyen İngiltere Başbakanı, 287 gün sonra Mecliste Çanakkale başarısızlığı kendisine fatura edenlere karşı verdiği savunmada şöyle diyordu “Siz anlamıyorsunuz, biz Çanakkale’de Türklerle savaşmadık, Allah’la savaştık.”
Ve Allah, elçisi Hz. Peygamberi Çanakkale’ye göndermişti..
Yıl 1928, Alasonlu Cemal Öğüt Hoca hacca gidiyor.
Medine’de Hz. Peygamberin Türbedarı ile hasbihal eder. Türbedar, “İslam adına Osmanlı’yı sevmek lazım” diyor ve 1915 yılında Hind alimlerinden bir Hacı ile olan hatırasını anlatıyor:
Hintli Resulüllahın Medine’deki varlığını hissetmiyor, kabrinde olmadğını söylüyor, onun için üzgün. Bu hissiyatını türbedarla paylaşıyor. O gece Resulüllahı rüyasında gören türbedar, durumu Ona soruyor, Resulüllah da: “Doğrudur, Çanakkale’de asker evlatlarıma yardım ediyorum” der.
Allah buyurur ki, And olsun size içinizden bir Rasûl geldi ki; çok izzetlidir, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, üstünüze titrer, müminlere çok şefkatli ve merhametlidir.” (et-Tevbe, 9/128)
Yıl 1955 Başbakan Menderes Hindistan’a gider. Duasını alacak bir zatı ziyaret etmek ister. Yetkililer öyle bir zatın bulunduğunu, ancak uzlete çekilip insanlardan uzak bir yerde yaşadığını ve oraya gidecek yolun da bozuk olduğunu söylerler. Menderes, “olsun gidelim” der ve giderler. O zat, gelenleri bir süre beklettikten sonra kabul eder, ancak durumdan hoşnut değil.
Menderes kendisinden dua talep eder. O da, asıl dua merkezlerinden birinin İstanbul olduğunu söyler.
-Neresi diye sorar?
- Eba Eyyüb El- ENSARİ olduğunu söyler ve devam eder: “O, İstanbul’un manevi fatihi ve sahibidir. O dururken ta buralara gelip dua istemek doğru olur mu.? Siz Eba Eyyüb’ün hocası ve Mürşidi olan Hz. Peygamberin himayesini görmüş bir millete mensupsunuz. O, Çanakkale’de sizi ruhaniyetiyle korumuştur.”
İşte bu Hintli alim ve Allah dostu olan zat. 1915’te hacca giden ve Resulüllah’ın Medinede olmadığını, Çanakkale’de olduğunu keşfeden zattan başkası değil.
Çanakkale’nin en çetin günlerinde Allah Resulünün askerlerimize yardım ettiği ve onlarla görüştüğü bir çok yaşanmış vak’ayla da sabit olmuştur.
* Hz. Peygamberin Çanakkale´ye yardıma geldiğinin bir görgü şahidi de, son nefesinde onu gören, ağır yaralı olmasına rağmen, kendisinin hürmeten ayağa kaldırılmasını isteyen YARBAY HASAN Bey’dir.
17. Alay komutan Hasan Yarbay, Hisarlık tepesinde Fransızlarla yapılan çarpışma sonunda bir Fransız askeri tarafından kalbinden hançerlenir ve ağır yaralanır. Son nefesini vermek üzere, birden irkilir, "beni ayağa kaldırın" der, kaldırırlar. Üstü başı kan içinde olan Hasan Bey, “Lailahe illellah Mühammedün Resulüllah” der ve yüzünde bir tebessüm, “Niye zahmet buyurdunuz Ya Resulüllah’ der ve bu sözler onun son sözleri olur. Bugün, Yarbay Hasan Bey´in Kabri, şehit düştüğü yer olan Alçıtepe köyü yakınında bir tarladadır...
57. Alaya karşı taarruzda gökte Arapça olarak “La ilahe illelah yazısı müşahede edilmiş. Bir Anzak askeri, Topkapı müzesini gezerken “Lailahe illellah “yazılı bir levhayı görünce onun aynısını Çanakkale’de gördüğünü söylemiş.
Çanakkale´de en kritik anlarda, pekçok İlahi yardımların görüldüğü, düşmanarın şehadet ve itiraflarıyla da sabit olduğu, yerli ve yabancı kaynaklarda yer aldığı bilinmektedir. Bir ingiliz subayı şoyle demişti: “Çanakkale’de Allah hep Türklerin yanında ve onlara yardım ediyordu, sadece bir defa bize yardım etmiştir, oda kaçarken ve geri çekilirken.”
