Daha doğarken ağlamaya başlar insan. Hayat boyu öyle olaylarla karşılaşır ki gözyaşlarını sebil etmekten kendini kurtaramaz.
Bazan acı bir haber ağlatır onu, bazan da zulme maruz kalır, ağlamaktan kendini alamaz, gözyaşlarının ateşi söndüren yağmur damlalaları gibi zulüm ateşini söndüreceğine inanır.
Bazı gözyaşları vardır ki özellikle hadis-i şeriflerde dikkat çekilmiştir.
Meselâ bunlardan biri gecenin sessizliğinde, herkesin uykuya daldığı bir
anda için ağlayan gözün akıttığı gözyaşları. Bu göz Cehennem ateşinde
yanmayacak ve o göz sahibi hiçbir gölgenin bulunmadığı Mahşer gününde Arş’ın gölgesinde gölgelendirilecektir.
Evet,allah ’tan korktuğu için; kabrin, Mahşerin dehşeti, Cehennem ateşi için ağlayan göz…
Günahlarının büyüklüğünü düşünüp affa mazhar olabilmek için ağlayan göz…
İnsanlığın içine düştüğü bataklıktan kurtulabilmesi için
ağlayıp sızlayan, kurtulmaları için dökülen gözyaşları. Bencilliği aşmış,
İslâmın derdi için ağlayabilen diğergam gözlerden dökülen damlalar…
Ağlanması gereken nice hususlar varken beş para etmez şeyler için gözyaşı dökmekte tereddüt etmeyen insanın dünyada ve ötede karşılaşabileceği korkunç olaylara karşı hissizleşmesi ne kadar garip!
Resûlünün (asm), “Benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar, az
gülerdiniz” buyurması ne kadar anlamlı. Onun geceleri kalkıp namaz
kıldığını, gözyaşları sebebiyle gömleğinin bile ıslandığını biliyoruz.
Âişe Validemizin, “Allah geçmiş ve gelecek günahlarını—yok ya—bağışladığı halde niçin bu kadar kendine eziyet ediyorsun?” sorusuna, “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” dediğini de biliyoruz.
Cennetle müjdelendiği halde kendini günahkâr gören Hz. Ebû Bekir,
“Günahlarım çok, benim için duâ eder misin?” diyen birine, “Ya Rabbi! Bir günahkâr, bir diğerinden duâ istiyor. Sen ikisini de affeyle!” diye duâ ediyor.
Verdiği sayısız nimetler için gözyaşlarını tutamayan insanın ağlayışları
şükür ve hamd gözyaşlarıdır. Bir de tevazu ve mahviyetle kendini günahkâr görüp ağlayıp sızlama söz konusu. Büyüklerden Bürde el-Bide’nin ağlayışını aşırı bulanlara verdiği cevap bu açıdan enteresan: “Eğer siz Kıyamet günü günahkârların ağlamasını görmüş olsaydınız benim ağlayışımı çok bulmazdınız.”
Avn bin Abdullah’ın birgün hem ağlayıp hem de gözyaşlarını yüzüne gözüne sürdüğünü görenler sebebini sorduklarında şu cevabı almışlar: “Allah için gözyaşı dökenin gözyaşları vücudunun herhangi bir yerine değerse orasını Cehheneme haram kılar, yakmaz.”
Demek gözyaşları çok önemli.
selam ve dua ile...
Bazan acı bir haber ağlatır onu, bazan da zulme maruz kalır, ağlamaktan kendini alamaz, gözyaşlarının ateşi söndüren yağmur damlalaları gibi zulüm ateşini söndüreceğine inanır.
Bazı gözyaşları vardır ki özellikle hadis-i şeriflerde dikkat çekilmiştir.
Meselâ bunlardan biri gecenin sessizliğinde, herkesin uykuya daldığı bir
anda için ağlayan gözün akıttığı gözyaşları. Bu göz Cehennem ateşinde
yanmayacak ve o göz sahibi hiçbir gölgenin bulunmadığı Mahşer gününde Arş’ın gölgesinde gölgelendirilecektir.
Evet,allah ’tan korktuğu için; kabrin, Mahşerin dehşeti, Cehennem ateşi için ağlayan göz…
Günahlarının büyüklüğünü düşünüp affa mazhar olabilmek için ağlayan göz…
İnsanlığın içine düştüğü bataklıktan kurtulabilmesi için
ağlayıp sızlayan, kurtulmaları için dökülen gözyaşları. Bencilliği aşmış,
İslâmın derdi için ağlayabilen diğergam gözlerden dökülen damlalar…
Ağlanması gereken nice hususlar varken beş para etmez şeyler için gözyaşı dökmekte tereddüt etmeyen insanın dünyada ve ötede karşılaşabileceği korkunç olaylara karşı hissizleşmesi ne kadar garip!
Resûlünün (asm), “Benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar, az
gülerdiniz” buyurması ne kadar anlamlı. Onun geceleri kalkıp namaz
kıldığını, gözyaşları sebebiyle gömleğinin bile ıslandığını biliyoruz.
Âişe Validemizin, “Allah geçmiş ve gelecek günahlarını—yok ya—bağışladığı halde niçin bu kadar kendine eziyet ediyorsun?” sorusuna, “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” dediğini de biliyoruz.
Cennetle müjdelendiği halde kendini günahkâr gören Hz. Ebû Bekir,
“Günahlarım çok, benim için duâ eder misin?” diyen birine, “Ya Rabbi! Bir günahkâr, bir diğerinden duâ istiyor. Sen ikisini de affeyle!” diye duâ ediyor.
Verdiği sayısız nimetler için gözyaşlarını tutamayan insanın ağlayışları
şükür ve hamd gözyaşlarıdır. Bir de tevazu ve mahviyetle kendini günahkâr görüp ağlayıp sızlama söz konusu. Büyüklerden Bürde el-Bide’nin ağlayışını aşırı bulanlara verdiği cevap bu açıdan enteresan: “Eğer siz Kıyamet günü günahkârların ağlamasını görmüş olsaydınız benim ağlayışımı çok bulmazdınız.”
Avn bin Abdullah’ın birgün hem ağlayıp hem de gözyaşlarını yüzüne gözüne sürdüğünü görenler sebebini sorduklarında şu cevabı almışlar: “Allah için gözyaşı dökenin gözyaşları vücudunun herhangi bir yerine değerse orasını Cehheneme haram kılar, yakmaz.”
Demek gözyaşları çok önemli.
selam ve dua ile...