YEŞİLYOLCULAR | SANAL ALEMİN İMAM HATİP ŞUBESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Evlilikte Sevgi Nasıl Artırılır?

    MERVE
    MERVE
    YETKİLİ

    YETKİLİ


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 596
    Yaş : 39
    Nerden : İSTANBUL
    Okul : KADIKÖY İMAM HATİP LİSESİ
    İleti : SükuTun sırrı hakikatini bilenler sözün hakkını vermeyi de bilirler...!
    Ruh hali : Evlilikte Sevgi Nasıl Artırılır? Uzgun10
    Teşekkür : 5
    Puanı : 355
    Kayıt tarihi : 25/10/08

    Evlilikte Sevgi Nasıl Artırılır? Empty Evlilikte Sevgi Nasıl Artırılır?

    Mesaj  MERVE Perş. Ocak 01, 2009 9:35 pm

    Sevgiyle başlayan bir evliliğin kısa bir süre sonra neden bitebildiği düşüncesi evlenmeyi düşünenlerin kafasını bir hayli karıştırır. Evlenince sevgiye neler olur? Kalplere taht kuran sevgi niçin bir kuş olur uçar gider? Sevgi kâinatın mayası, insanoğlunun yaratılış gayesini içinde barındıran sihirli bir tılsım. Muhabbet, gönüllerde yanan bir ateş… Bu ateşin harını ayarlamak ve korumak yalnızca insanoğluna nasip olan özel lütuflardan.

    Ne kadar güzel ve özel olursa olsun sevgi de kontrol edilmesi, yönetilmesi gereken bir duygu. Sevgiyi içerisinde barındıran kalp ise en hassas emanetlerden. Evlilik yoluna sevgi ile çıkmak birkaç adım önde olmak anlamına gelir. Fakat önemli olan evlilik kapısından geçtikten sonraki evre. Zira günümüz evliliklerinde birbirlerine yıllarca derin bir sevgiyle bağlanmış kimseler dahi daha evliliklerinin 6. ayında ayrılmayı tercih edebiliyor.

    Bu tarz vakalara defalarca şahitlik etmiş olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre aşk veya sevgi iyi bir evliliğin sebebi değil sonucu. “Evlilik yoluna aşkla başlamayan kişiler (eğer herhangi bir nefretleri yoksa) evlilik sürecinde iyi bir iletişim ve işbirliğini yakaladıklarında ortaya derin bir sevgi çıkabiliyor. Bunun tam tersine birbirlerini deliler gibi sevdiğini söyleyen çiftler evlilikte kaliteli bir ilişki elde edemediklerinde aşk buhar olup uçuyor” diyen Tarhan kişilere sevgilerinin analizini yapmayı öneriyor. “Ben karşımdakinin neyini seviyorum? Tipini, bana kendimi özel hissettirmesini, mesleğini, duruşunu… Peki bunları kaybettiğinde onu yine de sevebilecek miyim?” denmeli ve kişiyi havalara uçuran “aşk”ın bir ayağı yere basmalı. Karşıdaki kişiye hissedilen yoğun duygular böyle bir akıl süzgecinden geçirilmediği takdirde yanlış kararlar aldırabilir. Oysaki Mevlana’nın pergel örneğinde olduğu gibi aşık dervişin bir ayağı her zaman yerde ve sabit olmalı. Aşk böyle dengelendiğinde kalıcı olup çiftlere uzun ömürlü mutluluk yaşatabilir. Diğer türlüsü başa geldiğinde “Evlilik aşkı öldürür” sözüne hak verilmeye başlanır.

    Evlilik sevgi ile başladıktan sonraki evre nasıl olmalı? Aşk ateşi yoksa nasıl yakılmalı, varsa sönmemesi için iyi bir iletişimde nelere dikkat edilmeli? Kısaca evlilikte sevgiyi nasıl artırabiliriz?

    Onun ilgi alanına girmeli

    Her şeyden önce çiftler karşılıklı olarak “Nasıl davranırsam sevgi artar; nasıl davranırsam sevgi azalır?” sorusuna odaklanmalı. Penceresini kapatıp “Bu eve Güneş girmiyor” demek ne kadar hatalı ise sevgisizlikten yakınmak da o denli yanlış olur. Eşinin kendisine olan sevgisini artırmak isteyen kişi onun ilgi alanına girmeli. Ne yazık ki evliliklerde genellikle eşler karşısındakini kendi ilgi alanına çekmeye çalıştığından sevgiyi artıracak ortam hazırlanamıyor. Oysa eşlerden biri diğerinin sevdiği, beğendiği alanlara girdiğinde, onunla bu alanlarda iyi bir diyalog kurabildiğinde diğer eş bu yakınlıktan hoşlanıp eşinin diğergamlığını takdir edecektir. Bir süre sonra o da eşinin ilgi duyduğu şeylere kafa yormaya başlayacaktır.

    Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın bu konuda eşlere önemli tavsiyeleri var. “Hanım, eşi eve geldiğinde hemen uzun konuşmalarıyla eşini sıkboğaz etmesin. Biraz dinlenmesini bekleyip, hazır olduğunu hissettiğinde kendi ilgi alanlarından çok eşinin ilgi alanı neyse oraya girmeye çalışsın. İşlerinin durumundan, politikadan, eşi okumaktan hoşlanıyorsa kitaplardan vs bahsetsin. Ortak ilgi alanı oluşturulmaya çalışılsın. Erkek ise evin ihtiyaçlarından, çocukların durumundan, eşinin hoşuna giden alanlardan bahsetsin. Böylelikle çiftler arasında ortak etkileşim alanları oluşturularak yakınlık sağlanır ve evlilikte sevgiyi artırma yolunda ciddi adımlar atılmış olur.”

    Daha mekanik, mantıksal, analizci erkek beyin yapısının, daha duygusal beyne sahip olan hanımını anlayabilmesi için çok çaba sarf etmesi gerekebilir. Aynı şekilde eşleri tarafından anlaşılmadığını düşünen hanımlar, her iki cinse ait bilgilerini artırdığında olaylara daha sağlıklı yoldan yaklaşabilirler.

    Eleştiri ve sıkı tartışma sevgi ateşini söndürebilir

    “Sevgi ateş gibidir. Yeni evlenenler bu ateşe bakıp sönmez zannediyorlar ve çaba gösterip beslemiyorlar. Beslenmeyince sevgi ateşi zamanla sönebiliyor” diyen Tarhan’a göre evlilikte bağları en çok zayıflatan unsurlardan biri de eleştiri. Bu tuzaktan korunmanın yolu karşımızdakinin kişiliğini değil davranışını eleştirmek. “Sen evimizin tüm ihtiyaçlarını halletmeye çalışıyorsun, gece gündüz bizim için uğraşıyorsun fakat bu davranışın bizi çok üzüyor” gibi ifadeleri samimi bir üslupla, içtenlikle ve zamanını, yerini kollayarak bildirmek daha doğru. Olumsuzu vurgulamaktansa olumluyu gördükçe memnuniyetini bildirmek ise daha önemli ve güvenli bir yol. Zira önemli olan karşımızdakinin yanlış davranışı ile ilgili sıkıntıyı ortadan kaldırırken sevgiye de zarar vermemek.

    Sevgi sözleri muhabbeti artırır

    Eşler birbirlerine ne kadar çok muhabbet duyarsa duysun, bu yakınlığa güvenerek saygı alanını ihlal etmekten kaçınması gerekir. Ünlü bir düşünür evliliğin ilk kanununun eşinin şahsiyetine saygı göstermek olduğunu söyler. Onun zaaflarına, üstün yanlarına, dini duygularına, sanat eğilimine ve çeşitli ihtiyaçlarına saygı göstermenin sevginin yansıması olduğunu ifade eder. Efendimiz (s.a.v), Hz. Aişe (r.anha) validemizi oyuncak bebeklerle oynarken azarlamadığı gibi tatlı latifeleri ile onu güldürürdü. Genç yaşta bulunan bir hanım olarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışır, uygun şartlarda ise onu memnun etmek için bu ihtiyaçları giderirdi. Ondan kendisi gibi olmasını beklemezdi. Kadınların değiştirilme niyetiyle zorlanmamaları gerektiğini erkeklere nasihat ederdi. Kadını kadın olarak kabul etmeyi ve onun da ihtiyaçlarının (özellikle de duygusal) anlaşılıp giderilmesi gerektiğini dile getirirdi.

    Efendimiz (s.a.v) evliliğinde ve sosyal hayatında tatlı ifadeleri sık kullanır, hoş lakaplar takardı. Annemize “Aiş” (Ayşecik), Humeyrâ (gülyüzlü) diye seslenmesi bunun güzel örneklerindendir. Karşımızdakine güzel ve hoş sözlerle yaklaşmanın önemini Mehmet Amca’nın şu samimi itirafları da açık bir şekilde gösteriyor: “Evladım, ben 85 yaşımda olmama rağmen hâlâ park, bahçe gezebiliyor olmamı eşime borçluyum. Bu kadın bana, bir çocuğa bakar gibi baktı. Ben ilaçlarımı ihmal ettikçe öyle sevgi sözleri, öyle tatlı hitaplar bulurdu ki… İlk günlerde direnmiş olsam da sırf onun bu muhabbeti karşılıksız kalmasın diye sevmediğim hapları yutardım, iğnelerimi yaptırırdım.”

    Sevgi ve takdir uyandıran hitapların sihirli gücünden, evliliğini güzelleştirmek isteyen her eş faydalanabilir. Fakat bunun tam tersi acı ve nefret dolu sözleri evlilik sözlüğümüzden çıkarmamız gerekiyor. Psikologların DDK (dur, düşün, konuş) dedikleri yöntem doğrultusunda pişman olunacak sözlerden uzak durmak ve aradaki saygı bağını zedelememek sevgiyi bitirmeme adına çok önemli.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 5:02 am