YEŞİLYOLCULAR | SANAL ALEMİN İMAM HATİP ŞUBESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Namaz, adamı yolda komaz!

    MERVE
    MERVE
    YETKİLİ

    YETKİLİ


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 596
    Yaş : 39
    Nerden : İSTANBUL
    Okul : KADIKÖY İMAM HATİP LİSESİ
    İleti : SükuTun sırrı hakikatini bilenler sözün hakkını vermeyi de bilirler...!
    Ruh hali : Namaz, adamı yolda komaz! Uzgun10
    Teşekkür : 5
    Puanı : 355
    Kayıt tarihi : 25/10/08

    Namaz, adamı yolda komaz! Empty Namaz, adamı yolda komaz!

    Mesaj  MERVE Perş. Ocak 01, 2009 9:42 pm

    İzmir’den Hatay’a otobüsle yolculuk yapıyorum. Himmetiyle, uyanıyorum. Havaya bakılırsa güneşin doğmasına yarım saat kadar var... İşte güreş başlıyor. Tecrübeyle sabit: muavinle vakit zayi etmeden pehlivana varıyorum.

    AZT: Affedersiniz kaptan bey, en yakın mola yerine ne kadar süre var?

    Şoför: 2 saat kadar sonra Pozantı. Neden wc ihtiyacınız mı var?

    AZT: (Utanarak) Yakınlarda bir petrolde duramaz mıyız?

    Anlayışlı Şoför: Hay hay!

    Sunuşumu etkin kılmak için, muavin koltuğunda oturuyorum. Kalbim saniyelerle beraber atıyor. Himmet! Lisedeki coğrafya bilgilerimi tozlu arşivden çıkarıyorum. Hatay ile İzmir’in boylamlarını ve güneş doğuş vakitlerini ele alırsak... Şu anda evet şu anda... Galiba pek vaktim yok. Heyhat! Ne kuyusu, ne de ofisi var bu petrollerin?

    AZT: Affedersiniz kaptan ama wc’den daha mühim olan namaz ihtiyacım var. 3 dakika için dursanız teyemmüm alıp hemen kılabilirdim.

    Şoför: Mümkün değil. Yassak!

    Dini büsbütün şoför: Hem biz Müslüman değil miyiz karrrdeşim? Evde kazasını kılarsın. Biz de öyle yapıyoruz.

    AZT: Alimlerden öğrendiğimiz şu: namazın kazası olmaz. Hem bileti satın alırken bu aralar mola verileceği söylenmişti.

    Şıracı şoför: Kim demiş?

    Bozacı muavin: Yok öyle bir şey.

    Şeyh’ül İslam şoför: Hem bu kadar insan var otobüste, herkes seni mi bekleyecek? Kul hakkı değil mi bu?

    Kündeye alan AZT: İyi de biletsiz iki yolcu aldınız. 34. ve 28. numaralar. Onlar için dururken kul hakkı demiy...

    Trafik canavarı Şoför: (Direksiyonu bırakarak) Bela mısın karrrdeşim?

    Hataylılar böyle durumlarda “kuzzzul kurt” der… (İlave bilgi: “Z” harfinin vurgusu; karanlık olduğu halde eve gelmediğiniz için, annenizin size ne derece kızdığı bilgisini verir. Şartlara göre; yemeği, öne alabilir/tehir edebilirsiniz) Neyse biz Bilvanislileri tercih edelim “La havle...”

    “Bela’ül millet-i şoför” unvanını bırakmayan AZT: Durun, kaptan! İniyorum ben!

    Keçi Şoför: Anlamıyorsun, durmam, durmaaam.

    İnceldiği yeri sezen AZT: (Kopararak) Yahu sen anlamadın be adam! Çantamı alıp otobüsten ayrılıyorum (ağlamaklı); ama dönüşüm muhteşem olacak

    Muavinle pis pis sırıtıyorlar. Benden kurtuldukları için olsa gerek. Ya da biraz sinirlendiler. Neyse… İş/staj başvurularında vurguladığım gibi: “sonuç odaklı!” İştee aşağı indim. “Aha da himmet” diyorum “evraka!” Sevinç çığlıklarıyla koşuyorum ki bir kasabanın otogarı burası. Hem de mescidi bile var. Acilen abdest alıp, huzurla namazımı kılıyorum. Takvime bakınca anlıyorum ki güneş doğmamış. Hamdolsun…

    Yola bakıyorum da tayy-i zaman mı yoksa mekân mı, tefrik edemiyorum. Zira otobüsüm halen orda. Koşmuyor adeta uçuyorum. Yaklaştıkça algılıyorum da: meğer aynı HİDAYET’e eresice firmanın Bursa-Adana otobüsü gelmiş, yolcu indiriyor… Talebe hali işte, param da yok. Hıh! Olsa da vermem. Çanta teslim eden muavine çaktırmaksızın orta kapıdan geçiveriyorum. Arka koltuklardan birine pusuyorum. Vicdanımın çenesini, “n’olcak oğlum aynı firma, aynı” diyerek kapatmak istiyorum. Muavin bana doğru adım attıkça ben “Aynı firma” diyor ve küçülüyorum. O adım atıyor. Ben ise (dahili sesim de kısılıyor) “Aynı firma” diyorum biraz daha küçülüyorum. Kopya çeken öğrenci misali, muavinden gözümü kaçırıyorum. Lakin çok geç! Tövbe alırken düşünecektin, aslanım!

    Avın tadını çıkarmak isteyen Muavin: Hoş geldiniz. Yolculuk? (Not: Bu kelimenin arkasından gelen iki saniyelik sessizlik ve “suhuf dolusu huruf ile ifade edilemez” o bakışın tek bir açıklaması var: P-A-R-A)

    Küçük Emrah AZT: (Boğazımı temizlermiş gibi) “ıhı ıhım’’ (Bu sahneyi, yavaşlatılmış çekim ve sessiz planda tahayyül ediniz) beden dilimi sonuna kadar konuşturuyor, “mağduriyet komposizyonumu” kapı gibi biletimi göstererek tamamlıyorum. Ne dersiniz etkilendi galiba?

    Pozantı dinlenme tesislerine varıyoruz. Bu güzergâhtaki otobüslerin yarım saatlik mola verdiği yer. Vardığımız an, anonsun klasik musiki ile verildiği andır ki kulaklarım mest olur: “İzmir...gelip Adana-Hatay’a devam etmekte olan..Hiday” Evet bu! Artık gözlerim; plakaları okuyup makroişlemcime gönderiyor. İndiğim otobüs bu olabilir. Tabi bir yandan da “La lay lay...” kırlardaki kelebekler gibi zikzaklar çiziyorum. Buluyorum/bulduruyorlar: Şoför yok (zaten hayatımda öyle biri olmadı). Muavin de beni görmedi ya da “dejavu” olarak yorumladı herhalde. Allah’a hamd ederim. (Koltuğuma geçerken içimden hatme duasını okuyarak) Büttüüün büyüklerin ruhlarına hediye ediyorum.

    Muavin: 27 numara?!

    Havam batsın, istifimi hiç bozmuyorum. Kah gözlüğümdeki camlara “hoh” ediyor, kah gömleğimin ucuyla temizliy... (Doğrusunu söylemek gerekirse, gözlüğümün camları hep kirlidir. Buradaki işlem: mevcut kirlerin homojen şekilde cama dağıtılmasıdır.)

    Camdan dışarı bakan entellektüel insan AZT: Mes’elenin Türkçe’nin tasfiye süreci ile alakası açıktır. Evvelden “yardımcı” manasındaki “muavin” kelimesi kullanılırken, şimdilerde frenkçe “host” kullanılıyor. Efenim nedir host? “Ev sahibi” diyeceksiniz amma bir İngiliz’in/Amerikalı’nın neye, ne denli sahip çıktığı Irak’ta belli olmuştur. Hattı zatında ben şu isimlerden müsemma bir kelime olduğunu düşünüyorum: hostage (=rehine, tusak), hostile (=düşmanca, düşmana özgü), hostality(=düşmanlık, kin) (bkz. moonstar sözlük)

    Frekans uyuşmazlığı yaşadığı anlaşılan “sadece” muavin: ?!?

    Muzaffer komutan AZT: Hâsılı kelam, babannemin dedüğü gibi: “Namaz, adamı yolda komaz!”

    Aşırı yüklenme hatası veren muavin işlemcisi: Hıı?

    AZT: Kuzzzzul kurt. Boşver sen su getir, su!

    Ahmet Ziyadoğlu Tarık / İstanbul

      Forum Saati Salı Mayıs 07, 2024 8:32 am