Ben, öyle sevgisini bir güne sigdirabilenlerden degilim!..
Anneme, babama, sevdicegime, hayvana, yesillige… Ne bileyim “her birine tek bir gün” ayrilmis ne kadar sevgi varsa… Onlari birer güne sigdiramam.
Benim yüregim engin… Benim sevgim karsiliksiz… Sevdigim kimse bana çiçekçiden demet demet gül yaptirmamissa ya da “o tek güne özel” bir alyans, bir tek tas veya herhangi “pahali” bir sey almamissa, ona kirilmam. Onun beni sevmedigini ya da eksik sevdigini düsünmem.
Zaten ben, sevgimin karsiliginda “çok degerli, çok pahali” hediyeler de beklemem. Çünkü sevgimi ölçebilecek maddî bir deger oldugunu düsünmem. Bazen bahçeden toplanan bir demet çiçek, bazen vermis oldugu bir mendil, bazen bir mektup, bir gülümseme, bir tatli söz her türlü “pahali” hediyeden daha çok anlam ifade eder, benim için...
Ben, bu hediyelerin, senenin “illâ da bir günü” verilmesini de gerekli görmem. Bence her gün sevmek içindir, sevgini göstermek içindir.
Benim sevgim, bir güne sigmaz ki…
Ben, annemi-babami her gün severim. Onu her gün yâd ederim, bazen telefonla arar, bazen ziyaretine gider, fakat her firsatta gönlünü almaya çalisirim. Onlarin hâlini hatirini sormak, onlara hediye götürmek için senenin “ille de bir günü”nü beklemem ki…
Ben, evdeki esime de ayni davranirim. Her bakistigimizda gözlerimin içi güler. Onunla her sohbetimiz, bizim için “özel”dir. Ben ona, onu sevdigimi hissettiririm her gün, o da bana… Bunu ifade etmek için, “364 gün” beklememe gerek yoktur ki…
Ben, anneme, babama, sevgilime olan sevgimi bir güne hapsedemem. Onlara olan sevgimi ifade etme görevini, sadece “pahali” hediyelere de yükleyemem.
Eger birileri, bu sevgilerini senenin sadece “özel günleri”ne tahsis etmislerse, anlarim ki, senenin diger günlerinde “daha önemli” isleri vardir. Kalan vakitlerini bu önemli islere ayirmislardir.
Fakat size bütün samimiyetimle sunu söyleyebilirim, annemden, babamdan, biricik esimden daha degerli neyim var ki… Ben, zaten sevdiklerimden ibâretim...
(aLıntı)
Anneme, babama, sevdicegime, hayvana, yesillige… Ne bileyim “her birine tek bir gün” ayrilmis ne kadar sevgi varsa… Onlari birer güne sigdiramam.
Benim yüregim engin… Benim sevgim karsiliksiz… Sevdigim kimse bana çiçekçiden demet demet gül yaptirmamissa ya da “o tek güne özel” bir alyans, bir tek tas veya herhangi “pahali” bir sey almamissa, ona kirilmam. Onun beni sevmedigini ya da eksik sevdigini düsünmem.
Zaten ben, sevgimin karsiliginda “çok degerli, çok pahali” hediyeler de beklemem. Çünkü sevgimi ölçebilecek maddî bir deger oldugunu düsünmem. Bazen bahçeden toplanan bir demet çiçek, bazen vermis oldugu bir mendil, bazen bir mektup, bir gülümseme, bir tatli söz her türlü “pahali” hediyeden daha çok anlam ifade eder, benim için...
Ben, bu hediyelerin, senenin “illâ da bir günü” verilmesini de gerekli görmem. Bence her gün sevmek içindir, sevgini göstermek içindir.
Benim sevgim, bir güne sigmaz ki…
Ben, annemi-babami her gün severim. Onu her gün yâd ederim, bazen telefonla arar, bazen ziyaretine gider, fakat her firsatta gönlünü almaya çalisirim. Onlarin hâlini hatirini sormak, onlara hediye götürmek için senenin “ille de bir günü”nü beklemem ki…
Ben, evdeki esime de ayni davranirim. Her bakistigimizda gözlerimin içi güler. Onunla her sohbetimiz, bizim için “özel”dir. Ben ona, onu sevdigimi hissettiririm her gün, o da bana… Bunu ifade etmek için, “364 gün” beklememe gerek yoktur ki…
Ben, anneme, babama, sevgilime olan sevgimi bir güne hapsedemem. Onlara olan sevgimi ifade etme görevini, sadece “pahali” hediyelere de yükleyemem.
Eger birileri, bu sevgilerini senenin sadece “özel günleri”ne tahsis etmislerse, anlarim ki, senenin diger günlerinde “daha önemli” isleri vardir. Kalan vakitlerini bu önemli islere ayirmislardir.
Fakat size bütün samimiyetimle sunu söyleyebilirim, annemden, babamdan, biricik esimden daha degerli neyim var ki… Ben, zaten sevdiklerimden ibâretim...
(aLıntı)